Kimse iş hayatına bayılmıyor, zaten bin türlü mesele var. Bari
birbirimizi yormayalım değil mi? İşte işyerinde çalışma hayatını
zorlaştıran 25 hareket tipi:
1. Tepede dikilenler
Sessizce gelir ensenize dikilirler. Muhabbet etmek isteseniz
uzatmazlar, sırtınızda bir gölge gibi durup bilgisayar ekranınıza
bakarlar. Mail’lerimi mi merak ettin? Çalışıyor muyum diye mi
bakıyorsun? Çok mu sıkıldın? Derdin ne arkadaşım?
2. Asansörde kilo komiklikleri
Çok kişi alan ve her katta durduğu için uzun bir maceraya dönen
işyeri asansörlerinde bazı komiklikler lütfen artık yasaklansın.
Sonradan binen ‘Beni taşır mı?’ diye sormasın, ‘Gel sen kaç kilosun ki,
tüysiklet’ deyip daracık yerde koca koca kahkahalar atmasın. Asansörde
kilo polemiği istemiyoruz.
3. Cep telefonunu masada bırakanlar
Adı üzerinde ‘cep telefonu ’; cepte durması lazım. Ama bazı iş
arkadaşlarımız masasının üzerinde bırakıp yemeğe, tuvalete, çaya,
kahveye gitmeyi pek sever. Sesten bunalıp açmaya kalksanız, ‘Buyrun
bilmem kimin telefonu…’ başlıklı tiyatro başlar.
4. Habire ‘Hadi bir kahve içelim’ diyenler
Bu arkadaşlar ya işini erkenden bitiren tezcanlılardır ya da
kaytarmanın yolunu bulmuş aylaklar… Tam işinizin ortasında, ‘Hadi bir
kahve içelim’ diye tutturur, ‘Şu ara zor’ dediğinizde alınırlar. Günde
üç defa olunca, yıpratır.
5. Yüksek sesle müzik dinleyenler
Çalışırken müzik iyidir ama bildiğiniz gibi insan evladı cins cins.
Birinin hoşlandığı müzikten öbürü hazzetmiyor, birine kısık sesli gelen
öbürünün dikkatini dağıtıyor. Aphex Twin’le Ferdi Tayfur’un ayrı
köşelerden çaldığı bir ofise de tımarhane diyoruz.
6. Topuklu ayakkabı zulmü
Yakışana güzel oluyor, beceren çok da şahane yürüyor. Ama bu topuklu
ayakkabıda asıl mesele, yer karolarında çıkardığı o sinir bozucu
takırtı. Kafayı bir kere bu seslere taktınız mı, tozuttunuz demektir.
Çünkü bir günde topuklu giyen kadın sayısı hiç de o kadar az olmuyor.
7. Oksijen istiyoruz
Bütün kötülüklerin anası nedir? Oksijensizlik. Ofis binaları genelde
camları açılmayan plaza binalarıdır. Ciğere çekilen şey, bir aletin
pompaladığı oksijen olur böylece. Bazı günler bu miktarın azaldığını
hissedersiniz. İşte o depresyon sandıklarınız var ya, bazıları tamamen
bu yüzden!
8. Tuvalet sırası
Ne kadar janjanlı bir bina olursa olsun, mutlaka tuvalette sıra
bekleyeceğiniz günler olacaktır. Bu özellikle kadınlar tuvaleti için bir
sorun gibi dursa da, gazetesiyle kapanan erkeklerin dışarıdakilere
çektirdiklerini de unutmayalım.
9. Neredesin hijyen?
Sonuçta sokakta umumi bir tuvalette değiliz. Giren çıkan insan sayısı
da belli gibi. Sene 2011, tuvalette deliği tutturamayanlar, klozete
çıkanlar, sifonu çekmek yerine tuvalet kağıdıyla kamuflaja girişenler
hâlâ çıkabiliyor ne yazık ki.
10. Tertipsizler
Gazeteleri atmaz, onu bunu saklarlar. Bazıları aile fotoğraflarıyla,
bazıları incik boncuk ve hayvancıkla masayı doldurur. Paylaşılan bir
masadan söz ediyorsak yandakilere saldırı kaçınılmazdır. Sadece bakmak
bile etraftakiler için yorucu olabilir.
11. Yüksek sesle konuşanlar
Bazı insanların sesi doğuştan daha gür, kabul. Ama asıl mesele
bilerek ve isteyerek yanındaki arkadaşıyla yüksek sesle konuşanlar. Bir
de her telefon konuşmasını bu şekilde bize dinletenler vardır. En
azından her şeyini öğrenmeyelim diye fısıldar insan.
12. Boynumuzdaki tasmalar
Artık girerken parmak izi, göz irisi okuyan binalar da var, fakat
plaza dünyasında genel yöntem boyun kartları. Bu hem kimlik yerine geçer
hem de çeşitli kapıları zortlatarak aşmanızı sağlar. Bazı işyerlerinde
bu kartları gün boyu boynunuzda taşımak mecburidir. Kaybolmanızdan
korkarlar.
13. Sürekli başarılarından bahsedenler
En fazla satışı o yapmıştır, en iyi grafik ondadır, en iyi haber onun
imzasıyla çıkmıştır. Sürekli kendi başarılarını gözünüze sokmaya
çalışan egosu pompalı arkadaşlar… Çekilmiyorsunuz.
14. Ortak kullanılan alet edevatı yok edenler
Makas olur, fotokopi makinesi olur, ortak kitaplar, gazeteler olur.
Bazı ofis insanları bu tür ortak gereçleri hor kullanmayı sever, hatta
sorumsuzca kaybeden model vardır. Bir de üzerine umrunda değilse, sinir
katsayısı artar.
15. Kulaklıkla kendini kapatanlar
Tamam müziğine bizi maruz bırakmıyor ama kulaklığını takıp dış
dünyayla ilişkisini kesen iş arkadaşı da potansiyel meseledir. Telefonu
çalar duymaz, cep telefonunu kısmamıştır. Bir de arkadan biri seslenir,
kaş-göz ve el-kol işaretleriyle uyarmak yakındakilere düşer.
16. Yardım mefhumunu bilmeyenler
Zorda kalana asla yardım etmeyen, oradaki varlığını sadece kendi
işini bitirmek üzerine kuranlar vardır. Hoşlanılmaz. Garip ama yardım
teklif edince kabul etmeyip illa kendi başına çözeceğini söyleyen de
aynı derecede antipatiktir.
17. Oda için savaşanlar
Açık ofis falan takmayıp büyük oda olsun, içinde televizyon,
televizyonu da tüpsüz olsun diye canını dişine takanlar… Farkında
mısınız iş arkadaşlarınız size gıcık oluyor.
18. Aşağıdakiler-yukarıdakiler
Kendisini nimetten sanıp binada temizlik işçilerini, çayçıları,
ofisboyları aşağılayan bir model vardır. Kendisi üst sınıftır,
diğerlerine ‘sen’ diye hitap etmekten çekinmez hatta emir kipiyle
konuşur.
19. Ofisi lise koridoruna çevirenler
Hep kakara kikiri, hep eğlence, hep muhabbet, hep bir laf sokma,
komiklik yapma hali… Tamam, sürekli suratsız bir biçimde oturmamız şart
değil ama işyerini yatılı okula çevirenler de can sıkabiliyor.
20. Her gün istifadan söz edenler
Az evvelki ergen modelin tersi bu da… Hep depresyon, hep şikayet, hep
bir söylenme hali… Her gün istifadan söz edenler, emekliliğini
hesaplayanlar. Tamam biz de bayılmıyoruz ama bu ruh haliyle de ömür
geçmiyor.
21. Ultra düzenliler
Kendi masalarının düzenini sağlamak için bütün gün faaliyetleri
yetmezmiş gibi, bir de gelip sizin masanızı düzeltirler. Bütün ofis,
bütün plaza, bütün dünya temiz ve düzenli olsun arzusundadırlar.
22. Sabah sosyalliğinde sorunlu modeller
Bazılarında sabah coşkusu bol miktarda bulunur. Daha afyon patlamadan
sohbet etmek, gülüşmek falan ister. Sabah insanı olmayan karşı taraf
için eziyete dönebilir. Diğer tarafta selam sabah bilmeyen bir model
vardır. Sıfır sosyallik de ayrıca çekilmez. Yüz yüze bakıyoruz yahu.
23. Susmayan telefonlar
Ofis hayatında en katlanılamayan ses, ayın anda çalan ve senkronize
olarak altı dakika boyunca susmayan masa telefonlarıdır. Sabahları
herkesin tam gelmediği saatlerde işkenceye dönüşür. Açmaya haliniz
yoktur, bu sese katlanmaya hiç…
24. Ofiste kokulu yemek yiyenler
Çalışırken atıştırmak zevklidir. Ama pencereleri açılmayan bir ortama
dışarıdan adana, urfa falan söylediğinizde etrafınızdakilerle külahları
değişme ihtimaliniz vardır. Koku risklidir.
25. İş hayatına âşık olanlar
İşine bayılanlar, mesleğini sevenler, ofis dışında hiçbir hayatı
olmayıp hayattaki varlığını kariyeriyle ölçenler, üstünün gözüne girmeye
çalışanlar, gözünü hırs bürümüşler.. Çift maaş mı veriyorlar, madalya mı
takıyorlar? Bir uzak dursanıza…
(Kaynak : Radikal - Alıntıdır)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder