23 Temmuz 2012 Pazartesi

İŞ'te Sosyal Medya Kullanımı - 2

Facebook özel alan değil,
Sosyal medyanın kamu mu yoksa özel alan mı olduğu konusu da bir başka tartışma maddesi. Fransa’da Boulogne-Billancourt iş mahkemesi 19 Kasım 2010 tarihinde Facebook ile ilgili olarak kamu-özel ayrımı konusunda önemli bir ölçüt ortaya koydu: Mahkeme kararında, Facebook hesabınının arkadaşların arkadaşlarına açık olduğunu, dolayısıyla tamamen özel bir alan sayılamayacağını hükmetti.

Kararın isabetli olduğunu ve emsal olarak kabul edilebileceğini düşünen Özdemir, sosyal ağ kullanım ayarlarına göre kamusal-özel alan ölçütlerinin oluşturulmasının uygun bir çözüm olduğunu söylüyor: “Yani siz sayfanızı herkese açtıysanız, artık burası benim özel alanım, istediğimi yazarım diyemezsiniz.”

Kullanılan sosyal ağ kamusal alan sayıldığı ölçüde çalışan da dikkatli olmalı. Takipçi sayısı, hesabın açık ya da kapalılığı işverene verilecek zararın boyutlarını da arttırabiliyor. Yani her zaman sosyal medya karizması fayda getirmiyor da diyebiliriz.



Yaptırıma gelince, bu noktada işverene yönelik bir hakaret ceza davasının da konu oluşturabileceğini belirten Özdemir, bu boyutta olmasa bile eleştiri ve ifade özgürlüğü sınırlarını aşan bir söz ağırlığına göre işverenin disiplin cezası uygulaması, sözleşmenin haklı veya geçerli nedenle feshini haklı kılabileceğini söylüyor.

Kurumların mutlaka bir sosyal medya kullanım politikası oluşturması gerektiğini düşünen Özdemir işverenlerin çalışanlar için, özel hayat-iş hayatı dengesi ve sınırlarını da gözeterek, karşılıklı menfaatleri dengeleyici nitelikte bir sosyal medya kullanım politikası oluşturmasının isabetli olacağını söylüyor: “Fransa’da Libération gazetesinde 20 Kasım 2010′da yayımlanan ‘İşvereninize Sosyal Medyada Güven İçinde Ayar Verme Rehberi’ başlıklı bir makale yayınlandı. Makale, çalışanın evinde bilgisayar başında biraları ardı ardına içtikten sonra işvereni hakkında atıp tutması ile başlıyor. Bu görüntüyü gözümüzün önüne getirdiğimizde, bence almamız gereken mesaj şu: Kişinin evinde, ekran başında belki de belirttiğim makaledeki gibi alkol alarak vakit geçirirken hissettiği özgüvenin çok zararlı sonuçları olabilir. Dolayısıyla, bu konuda önlem almak şart.”


Çalışanlara öneriler

* Çalışanlara bizzat kendilerini rahatsız eden bazı söz ve ifadelerin aynı şekilde işvereni de rahatsız edebileceği hatırlatılmalı.

* Çalışanların kişisel sorumluluğu vurgulanmalı, anonim gibi görünen konuşmaların kişisel sorumluluk getirebileceğinin altı çizilmeli ve işçi işveren ilişkisinin güvene dayalı olduğu belirilmeli.

* Sosyal medya politikası çerçevesinde, açıkça verilmiş bir izin olmadıkça işveren adına açıklama yapılması yasaklanmalı ve engellenmeli.

* İşverenin işyerini etkileyen konularda, çalışandan sosyal medyada yaptığı açıklamaları düzeltmesini ve gerekirse durdurmasını da talep edebileceği sosyal medya ilkeleri arasında belirtilmeli.

 

Kurum adına sosyal medya kullanımı nasıl olmalı?

İnternet kullanımı konusunda işverenlerin de özel düzenlemeler yapması, işverenlerin işyerinde e-posta ve internet kullanım ilkelerini oluşturmaları gerekiyor. Bu konuda kurumsal ilkeler hayata geçirilmeli diyen Özdemir, örneğin şirket e-postalarının özel amaçlı kullanılamayacağı, işyerinde özel amaçlı internet erişiminin saatleri ve sınırlarının belirtilmesi gerektiğini söylüyor. İşveren bir ya da daha fazla işçiyi sosyal medyayı işveren adına kullanma konusunda yetkilendirmiş ise, bu konuda özel düzenlemeler getirilmesi gerekiyor. Bu hükümler sosyal medya kullanımında işverenin izlediği amaçlara göre şekilleniyor. Özdemir, özellikle sosyal medyada tanıtım, reklam gibi konuların açıkça yazılı olarak düzenlenmesinde ve önceden çerçevenin çizilmesinde büyük yarar bulunduğunu düşünüyor.


(Alıntıdır Zeynep Mengi/YenibirİŞ)